Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden Gaziler ve Şehit Ailelerine Minnettarlık Ziyareti

 “Fedakarlığınızın Farkında, Emanetinizin Bilincindeyiz”

15 Temmuz’da yaşanan hain darbe girişiminde vatanı uğruna canını feda eden şehitlerimiz ve gözünü kırpmadan kendini siper eden gazilerimiz için tüm Türk halkı gurur ve hüznü bir arada yaşıyor. Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi olarak bizler de “önce vatan”” diyen şehit ve gazilerimize duyduğumuz minnettarlığı ifade etmek için önemli bir organizasyona imza attık. Bu organizasyon kapsamında, gazileri ve şehit ailelerini ziyaret etmek için fakültemizden bir hoca ve üç veya dört öğrenciden oluşan 17 grup kuruldu. Bu gruplara ziyaret esnasında dikkate edilecek hususlarla ilgili seminer verildi. Ardından bu gruplar tarafından fakülte adına hastane ve evlerde, 64 gazi ve 20 şehit ailesi olmak üzere 84 adet ziyaret gerçekleştirildi ve önümüzdeki günlerde gerçekleştirilecek ziyaretler planlandı. Ziyaretlerde aşırlar okunup dualar edildi. Ayrıca gazilerimize ve şehit ailelerine milletimiz için yaptıkları fedakarlıklar için duyduğumuz minnettarlığı ifade etmek üzere isimlere özel hazırlanmış olan gazi ve şehit şehadetnamelerinin yanı sıra Kur’an-ı Kerim ve ilmihal takdim edildi. Gaziler ve şehit aileleri ilk onur belgelerini Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden almış olmanın memnuniyetini dile getirdiler.  

Ziyaretler sırasında gazi ve şehit ailelerinin, anne-baba, eş ve çocuklarının, gazi ve şehitleri ile övünen, metin, dimdik ayakta duran insanlar olduğu gözlendi. Pek çoğunun teskin edilmeye ihtiyaç duymadığı, aksine tüm milletimize moral veren duruşlarının olduğu dikkat çekti. Ziyaretlerde yürek burkan duygusal anlar kadar vatan sevgisini gösteren gurur dolu anlar da yaşandı. Gaziler ve şehit ailelerinin yaşadıkları ve söyledikleri, tüm dünyaya ders verir nitelikte. Bunlardan bir kaçı şu şekilde:

Çengelköy’deki çatışmada iki bacağından birden yaralanan gazimiz BAYRAMALİ EKŞİ’nin, “bugün vatanımız tehlike altında olsa buradan kalkıp yine koşa koşa giderim” şeklindeki sözleri hepimizi derinden etkiledi.

15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nde başından yaralanan gazimiz BERAT KAAN BAYHAN, yaralılara yardım ederken vurulmuş. Kaldırıldığı hastanede narkozun etkisi geçer geçmez derhal vatan müdafaasına gitmek istediği için kendisine doktoru tarafından “deli fişek” lakabı takılmış. O gece Berat’la birlikte eşi ve iki kızıyla sokağa çıkan anne Ayfer Hanım, “çocuklarım ile vatanım arasında kaldım ama önce vatan dedim. Vatanımız olmasa geleceğimiz de olmaz” şeklindeki sözleri tam bir ders niteliğinde.

Daha 4 ay önce askerden gelmiş 22 yaşındaki şehidimiz KEMAL EKŞİ'nin babası, darbe girişimini duyar duymaz daha Cumhurbaşkanı meydanlara davet etmeden oğlunun evden fırlayıp çıktığını ve bütün engellere rağmen köprüye ulaştığını ve ilk şehitler içinde olduğunu söyleyip sözlerine şöyle devam etti: "Ben oğlumda böyle bir ruh hali olduğunu, bu derece vatan sevgisi ve şehitlik arzusu ile dolu olduğunu bilmiyordum. Şehadetinden sonra oğlumun odasını kızımla araştırdığımızda son günlerde şehit marş ve şarkıları dinlediği ve şehadet üzerine şiir ve yazılar okuduğunu tespit ettik. Rabbim onu kendi yanına almak, hem de en güzel surette almak için hazırlamış, şükür ki böyle bir evladın babasıyım.”

Yine 16 ve 18 yaşlarında pırlanta gibi 2 çocuğunu geride bırakan şehit MEHMET YILMAZ'ın şehadeti kahramanlıklarla dolu başka bir sayfa. Darbe girişim haberini alır almaz köprüye gidip darbecilere direnen ve bu arada yaralılara da yardım ederken kalleşçe bir kurşunla şehit olan Mehmet Yılmaz'ın eşinin anlattıkları oldukça etkileyici. Şehit eşi, Mehmet Yılmaz’ın her zaman Allah'tan kendisini şehit olarak katına alması için dua ettiğini ve son günlerde bu dualarının iyice çoğaldığını, doğuda vatanımız için şehit olan askerlerimiz ve Mısır'da Tahrir Meydanında şehit olanları kıskanıp "Rabbim bana da nasip eyle' deyip ağladığını ifade etti.  Ayrıca o, kendisine şehitlik nasip olursa asla ağlamamalarını ve defninden sonra bir düğün gibi herkese ikramlarda bulunup tatlılar dağıtmalarını ailesine defalarca nasihat ettiğini anlattı. Aileyi ziyaret eden grup tarafından gerçekten de aile fertlerinin vasiyete aynen uydukları gözlendi. Bir ikram için zahmete girmemelerini istendiğinde şehit eşi, 'hocam eşimin vasiyeti var, bu ikram onun Rabbine kavuşma sevincinin ikramıdır, lütfen ikramımızı kabul edin' diyerek herkesin hem hüzün hem de sevinç gözyaşları ile dolmasına sebep oldular.

15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nde askerlerle tek başına karşı karşıya gelen gazimiz SAFİYE BAYAT, “hanım olduğum için beni vurmazlar” diye düşünerek öne atılmış. Bir başka hanımın vurulduğunu görünce ona yardıma giderken kendisi vurulmuş. “Yardıma giderken vuruldum ya o çok hoşuma gitti” diyen gazimiz “biz inançlı ve imanlı olduğumuz sürece Allah bizi koruyandır” şeklinde konuşarak birlik olmanın ve cesaretin ne demek olduğunu gösterdi.

Çengelköy'de hain ve acımasız kurşunların gencecik bedenini toprağa düşürdüğü daha 20'li yaşlardaki gencimiz GÖKHAN ESEN de tüm ailesiyle birlikte büyük bir destan yazmış. Aynı evden 2 erkek kardeş darbe girişimini duyunca vatan ve din uğruna hiç düşünmeden Çengelköy karakoluna gitmiş. Gökhan Esen bütün kurşunlardan kurtulup yerde yaralı yatan bir genci kurtarmak için kaldırdığında haince sıkılan ve sırtından girip kalbini parçalayarak çıkan kurşunla orada şehit düşmüş. Ağabeyi Volkan da (daha hala hastanede yoğun bakımda yatacak kadar) bir çok kurşunun hedefi olmuş. Olanları haber alan ve yardıma koşun küçük kardeşleri Erhan da yaralanmış. Ziyaretimiz sırasında bir evladı şehit, bir evladı halen hastanede ve diğer biri de evde yürümekte zorlanan üç evlat annesinin 'vatan sağolsun' sözleri ile sabrı, kadere rızası ve metin duruşu hepimizin gözlerini yaşartan bir manzara olmuştur.

15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nde yaralılara yardım ederken vurulan iki kardeşten ONUR ENSAR AYANOĞLU şehit, OĞUZ EMİN AYANOĞLU ise gazi olmuş. Bir oğlu şehit, bir oğlu gazi olan kahraman baba İhsan Ayanoğlu’nun kurduğu şu cümle ise tüm yaşananları özetidir: “Bu hainler darbe planını en ince ayrıntısına kadar düşünmüşler ama iki hususu atlamışlar. Onlardan bir HAKK diğeri de HALK”

 

Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi olarak tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet, gazilerimize acil şifalar, tüm ailelere sabırlar diliyoruz. Türk milleti olarak şehit ve gazilerimizle gurur duyuyor, ülkemiz için göstermiş oldukları fedakarlık için sonsuz şükranlarımızı sunuyoruz. Rabbimizin bu ülkeye bir daha böyle karanlık bir gece yaşatmaması için dua ediyor, şehit ve gazilerimizden aldığımız bayrağımızı daha yücelere taşıyacağımıza söz veriyoruz…

 

 

HIZLI ERİŞİM