Tarihten Günümüze İslam Düşünce Ekollerinde YARATILIŞ

Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Kelam Anabilim Dalı 11.12.2015 tarihinde "Tarihten Günümüze İslam Düşünce Ekollerinde YARATILIŞ" konulu tartışmalı ilmi toplantı düzenledi. Yapımı yeni tamamlanan Fakülte Camisinin Prof.Dr. Raşid KÜÇÜK salonunda düzenlenen toplantının moderatörlüğünü fakültemiz eski dekanlarından Prof.Dr. M. Saim YEPREM yaptı.

Toplantıda düşünce tarihinde din, felsefe ve bilimin ortak araştırma konularından biri olan yaratılış konusu, ilgili alanların uzmanı akademisyenlerce farklı yönleriyle tartışıldı. Bu bağlamda konunun dinler tarihini yönünü M.Ü. ilahiyat Fakültesi Dinler Tarihi Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof.Dr. Kürşat Demirci izah etti. Demirci konuşmasında yoktan yaratma anlamındaki bir yaratılış inancına eski dinlerde sık rastlanmadığı, konun ilk defa Hristiyan teologlar tarafından gündeme getirildiğini vurguladı. Ardından Çukurova İlahiyat Fakültesi Tefsir Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof.Dr. Mustafa Öztürk Kur’an-ı Kerim’in yaratılış konusundaki yaklaşımını değerlendirdi. Kuran’ın öncelikli amacının tevhîd ilkesini tesis etmek olduğunu belirten Öztürk, Kur’an’ın evrenin yaratılmış olduğunu söylediğini ancak bunun mahiyetini bilimsel ya da felsefi anlamda ortaya koymadığını belirtti. Hadislerdeki yaratılışla ilgili ifadeleri ise Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Hadis Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Yıldırım değerlendirdi. Hadislerde evrenin yaratıldığı konusu açık olmakla birlikte, ilk yaratılan varlığın Nûr-i Muhammedî olduğuna dair rivayetlerin problemli olduğunu belirtti. Daha sonra İslam Düşünce ekollerinde tarihsel süreç içerinde geliştirilen yaratılış teorileri tartışıldı. İlk olarak Marmara İlahiyat Fakültesi İslam Felsefesi Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç.Dr. Ömer Türker İslam Filozoflarının Kindi hariç evrenin ezeli olduğunu varsayan sudûr teorisini benimsediklerini, ancak bunun zorunlu ve mümkün varlık anlayışına dayandığını belirtti. Kelam yaratılış teorisini Uludağ Üniversitesi Kelam Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof.Dr. Tevfik Yücedoğru izah etti. Kelâmcıların tevhîd akidesi ekseninde Tanrı evren ayrımına dayalı bir yaratılış teorisi geliştirdiklerini söyleyen Yücedoğru, bu bağlamda evrenin yoktan yaratıldığını söyleyen hudûs teorisinin Kur’an’a en uygun yaratılış teorisi olduğunu savundu. Tasavvufun yaratılış teorisini ise Dokuz Eylül İlahiyat Fakültesi Tasavvuf Anabilim Dalı Başkanı Prof.Dr. Himmet Konur anlattı. Tasavvuf tarihi boyunca yaratılış konusunda iki eksen olduğunu vurgulayan Konur, İbn Arabi öncesi dönemde tasavvufçuların yaratılış konusunda genel olarak kelâmcılar gibi düşündüğünü ancak İbn Arabi sonrası dönemde Vahdet-i Vücuda eksenli bir yaratılış teorisi benimsediklerini iddia etti. Toplantıda son konuşmayı ise konuyu modern bilim açısından değerlendiren Prof. Dr. Caner Taslaman gerçekleştirdi. Modern bilimin geçtiğimiz yüzyılın başından itibaren ortaya koyduğu termodinamiğin ikinci yasası ve rölativite kuramının, ayrıca galaksilerin birbirlerinden uzaklaşması gibi gözlemsel verilerin evrenin bir başlangıcı ve sonu olduğunu açıkça ortaya koyduğunu iddia eden Taslaman, bu bağlamda evrenin yoktan yaratıldığını söyleyen kelam hudûs delilinin İslam düşüncesi içinde modern bilimle en iyi uyuşan yaratılış teorisi olduğunu savundu.

Öğrenci ve akademisyenlerin yoğun ilgi gösterdiği toplantı, izleyicilerden gelen soruların konuşmacılar tarafından cevaplandırılması ve müzakere faslının ardından sona erdi.

Toplantı video çekim linkleri:



 

Toplantıdan Kareler:

HIZLI ERİŞİM